Kompartıman

Uzun yol için kesinlikle tren yolculuğunu tavsiye ediyorum. Otobüse göre çok ferah ve çok rahat. Hatta bizim gibi "örtülü kuşetli" vagonda yolculuk ederseniz daha da rahat edersiniz. 
Bizim 2 günlük Konya gezimiz için harika bir seçim oldu tren. Perşembe 19:20 Meram Ekspresi ile yola çıktık ve cuma sabahı Konya'ya zinde ve dinlenmiş olarak vardık.
Bu arada bir konuya değinmekte fayda var. Bildiğiniz gibi trenlerde "yemekli vagon" da bulunuyor. Bildiğiniz lokanta ve alkollü içki servisi de var. Eğer tanımadığınız kişilerle kompartımanı paylaşacaksanız içlerinden birinin bir ara kaybolup "güzel" bir halde gelme ihtimali de var. Başımıza geldi de ondan biliyorum...
Posted by Picasa

Tırnakla Tuşlayın

TCDD tren biletlerini internetten satıyor. Trene binmeden önce de istasyondan biletlerinizi bastırıyorsunuz. Bunu için bir dokunmatik ekranlı kiosk yerleştirmişler Haydarpaşa'ya. Bileti satın aldığınız kredi kartını cihaza okutup bilet numaranızı "tırnakla" tuşlamanız gerekiyor. Yola çıkmadan önce biraz tırnak uzatmakta fayda var yani...
Posted by Picasa

Vapur

Bazı klasik fotoğrafları sizin de çekmeniz gerek. Ne bileyim herkesin güzel bir Kızkulesi fotoğrafı veya Boğaz Köprüsü fotoğrafı veya Ortaköy fotoğrafı olamalı. Taklit etmek öğrenmenin bir yoludur. Bu da klasik bir vapur fotoğrafı işte. Mükemmel bir vapur fotoğrafı elde edene kadar çalışmalarımıza devam edeceğiz...
Posted by Picasa

Beaz Çiçekler

Babam şu çiçeğin fotoğrafının çekilmesi görevini vermişti bana. Ben de sıraya koymuştum (!). Ancak acele etmem lazım ki apartmanın sıpaları bu çiçekleri yolup konfeti yapmak gibi bir huy edinmişler. Yakında cascavlak kalacak çiçek!
Posted by Picasa

Dikili ağacım

Zeytin ağacı diktim bugün. Artık benim de dikili bir ağacım var. Saksıya da olsa diktim işte. 3. yıldan sonra 30kg kadar zeytin verecek inşallah.
Posted by Picasa

Papatya

Yeni bir papatya fotoğrafı. Bahar şehire bu kadar geliyor işte. Gelincik tarlaları felan yok. "Henüz" apartman yapılmamış boş arsalarda tek tük başını kaldırmış papatyalar var. Ha bir de orta refüjlerdeki laleler var. Bir ara da onların üzerinde çalışayım... 
Posted by Picasa

Kaymaklı Lokum

Fındıklı lokum nasıl fındıklıysa kaymaklı lokum da kaymaklıdır! Lokum tabakasının ortasına bildiğiniz kaymak - mümkünse camız kaymağı - konduktan sonra sarılıp kesilir. Hindistan cevizine belenir. Dadından yinmez!
Posted by Picasa

Pazar

Semt pazarımız. Pazar tutkunları için. Doğrusu ben marketleri seviyorum. Pazar mutlaka daha taze ve daha güzel ancak market daha pratik geliyor bana. Tüm meyve-sebzeler aynı yerden alınıp çıkılıyor. Pazarda 20 farklı patlıcan var mesela ama markette patlıcan 1 tane. Ayrıca pazarın karmaşısı da yok marketlerde. Ha arasıra gidilip nostalji yapılabilir mı? Pek seyrek olabilir...
Posted by Picasa

İnnelik

Bizim oralarda bu sivrisinek irisine "innelik" derler. Sanırım "iğnelik" demek istiyorlar. Bu ismi bizim yöreye has sanırdım ve "böcekli bir broşa benzediği için bu isim verilmiş" diye düşünürdüm. Bugün TDK sözlükte gördüm ki yöresel bir isim değil iğnelik. Ama gerçekten böcekli bir broşa benzediği için mi bu ismi almış bilmem.
Bu arada bu yazıyı "hayvan" diye etkietlememden rahatsız oldum şimdi. Kaba oldu... Kusura bakmayın...
Posted by Picasa

Kibrit

Sıkıldığım bir ara elimin uzanabileceği bir yerde duran kibrit kutusu bu fotoğrafımın kurbanı oluyor. Bu mizansende gerçek kibrit çöpü gerçek bir kibrit çöpünü ve kutudaki alevin resmi de gerçek bir alevi temsil ediyor :P
Posted by Picasa

Maydanoz bostanı

Pencere önü bostanımızdan yeni bir enstantane. Artık maydanozlarımızın "maydanoz" olduğu anlaşılıyor. Ama daha önce de belirttiğim gibi bir kaç öğünlük maydanoz çıkacak bu bostandan... 
Posted by Picasa

Kale

İşte bu çizimde kaleyi tüm detaylarıyla görüyorsunuz. Doksanlar rakamla belirtilmiş. Kaleci garip kıyafetiyle tasvir edilmiş. Meşin yuvarlaktaki herbir meşin parçası da ön plana çıkarılmış.
Aslında adamın elindeki pizza da olabilir. O adam da olmayabilir aslında...
Posted by Picasa

Etem ve Deniz

Sonunda dünya gözüyle - ki daha önce kendilerini youtube'da izlemiştik -  "ikizler"i görmek nasip oldu. Etem ile Deniz....
Nasıl bir duygu acaba ikiz olmak. Bir vakte kadar şahıs olamıyorsun - çocukluğunu 2 kişi olarak geçiriyorsun. Akrabalar arasında, ilkokul - ortaokul yıllarında da çevremizde "ikizler" vardı ve biz kendilerini hep "ikizler" diye bildik. İsimlerini hiç hatırımızda tutamadık. Belki de hata yapma - pot kırma korkusundandır... 
Neyse efendim - bu "ikizler" başka ama. Tanıyoruz kendilerini.. Şu annesinin kucağında oturan Etem ve şu babasının kucağındaki de Deniz....
Posted by Picasa

Mankenler

Bunlar da insanlara tepeden bakan mankenler. Biraz daha dikkatli bakarsanız kafalarının olmadığını göreceksiniz. Bu halde gözleri de olamaz. Nasıl bakıyorlar bilmem!
Posted by Picasa

Taze Sıkılmış Meyve Suyu

"Taze sıkılmış meyve suyu" dükkanlarına İran'da çokça rastlamıştık. Hatta "hacı bu dükkanlardan bi tane de İstanbul'da açalım var ya paraya para demeyiz" diye geyiği dönmüştü.
Bugünlerde bu tip dükkanlarla karşılaşıyorum İstanbul'da. Ancak tabii ki İran'daki gibi çok yaygın değil ve doğal olarak da pahalı. 
Bir de burası modern görünümlü bir mekanın gerektirdiği hijyen şartlarını sağlayamıyordu belirteyim. Posted by Picasa

İstaklal /Tramvay

Biz de istiklal caddesine her çıktığında tramvay fotoğrafı çekenlerdeniz. Henüz bir "işte benim tramvay fotoğrafım bu!" diyebileceğimiz bir çalışmamız olmadığı için çekimlerimize devam ediyoruz... 
Posted by Picasa

Fatih Dürüm

Fatih Dürüm hemen caddeden Hırka-i Şerif'e dönünce ilk soldaki sokakta 24 saat açık bir kebapçı. Lezzetten ödün vermeyen ancak öyle pek hijyen aramayan ve salaş mekanları sevenler için birebir. Ben ailece geldim ve dolayısıyla biraz daha orta hallice bir mekan olsun isterim diyenler için de hemen 2 dükkan ileride kebapçının "aile salonu" var.
Posted by Picasa

Çocuklar

Gülcük camdan çocukları seyrediyor. Sanırım çocuklarla oynamak, yürümek, koşmak, hoplamak için sabırsızlanıyor... 
Posted by Picasa

Papatyalar

Bu fotoğraftaki papatyalara "bahar geldi" başlıklı yazımın konusu lögar kapağının 100 metre kadar kuzey batısında rastlayabilirsiniz.
Posted by Picasa

Civata

Civata fonetik olarak hoşuma gidiyor. Civata yazması da güzel. Asfalta gömülmüş bir civatanın fotoğrafını da çektim daha da güzel oldu...
Posted by Picasa

Paşa çorbası

Bugün menüde irmik köfteli çorba var. Bizim evde "Paşa Çorbası" olarak geçiyor. "Ne alaka? Şimdi de yemek tarifi mi vereceksin?" derseniz: Hayır, öyle bir niyetim yok. Canı çeken, bu çorbadan isteyen gugıla bakar. Benim niyetim yemek bloglarının popülaritesinden faydalanıp ziyaret sayımı artırmak - tiraj yapmak :) Şuraya bi de OKTAY USTA yazayım... Ohhh... Gugılda ilk sırada çıkarım şimdi :)
Posted by Picasa

Market

Gülcük Hanım ile bakkal / market maceralarımız yavaş yavaş başlıyor. Şimdilik meraklı gözlerle rengarenk paketleri gözden geçiriyor. Biz vermezsek bir şey almıyor. Ancak eline aldığı şeyi de bırakmıyor.
Posted by Picasa

Tezgah

Atölyeleri seviyorum. Nedense penceresiz karanlık bir mekan ve çeşitli ışık kaynaklarıyla bölgesel aydınlatma tercih ediliyor atölyelerde - tamirhanelerde. Böyle karanlık mekanlarda farklı ışık kaynaklarının farklı renklerde fotoğrafa yansıması; karanlıka ama renkli bir fotoğraf elde etmenizi sağlıyor. 
Posted by Picasa

Dakar

Emre gitti. Yeni bir hayata doğru...
Gittiği yer de öyle böyle bir yer değil - Dakar. Yani "bi arkadaşımı ziyaret edeyim" desen; zaman - para grafiğimde bu ziyarete karşılık gelen bir nokta bulmak zor. Ama dünya küçük mü? Küçük!
Posted by Picasa

Sera

Bu "sera" fikri gerçekten işe yarıyor. Rüzgarlı bir günde Gülcük Hanım minik serasında rüzgardan etkilenmeden gezebiliyor. Tabii sıkılana kadar. Sıkılınca mızıklanmaya başlıyor. Sonra yavaş yavaş mızığın dozunu arttırıyor. En sonunda da kucağa alınınca şıp diye kesilecek ağlama başlıyor. Tabii kucağımıza alıp koştura koştura evimize dönmemiz gerekiyor...
Posted by Picasa